Boşanma davaları sonucu ortada kalan çocuklar varsa eğer, onların da kimde kalacağı velayet davasıyla belli olur. Daha çok çekişmeli boşanma davalarında görülen bu durum çocukların psikolojisini olumsuz etkilese de ebeveynler, kendi hırslarından bunu düşünemezler. Velayet davaları; ebeveynlerin velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve kendi mallarına ilişkin hakları ve yükümlülüklerini içerir. Ebeveynlerin, çocuklarının kişiliklerine yönelik hak ve ödevleri; onları korumak, yetiştirilmeleri için iyi ortam sağlamak ve eğitimlerine yardımcı olmaktır. Velayet konusunda cinsiyet ayrımcılığına yer yoktur. “Kız babaya, oğlan anaya” diye bir şey yoktur. Buna hâkim karar verir.
Hâkim karar verirken göz önünde bulundurduğu kriterler vardır. Çocuğun ana bakım ve şefkatine muhtaç olması halinde, hâkim çocuğu anaya verir. Bu durum yaşla alakalı değildir. Çocuğun yararı göz önüne alınmalıdır. Çocuğun alıştığı ortam önemlidir. Hâkim çocuğu alıştığı ortamdan ayırmaz. Velayet davalarında, ayrılan çiftin birden fazla çocuğu varsa, hakim kardeşleri birbirinden ayırmamaya özen gösterir. Babanın özel durumu söz konusuysa yani baba gece vardiyasında çalışıp, eve sabah geliyorsa ya da sık sık seyahate çıkıp eve nadir geliyorsa ya da kötü alışkanlıkları varsa hakim çocukları babaya vermez.
Velayet davalarında boşanma sebebinin velayetin düzenlenmesinde doğrudan etkisi yoktur. Fakat ortada zina, suç işleme ya da eşlerden birinin çocuğu dövmesi durumlarında velayet tabii ki karşı tarafa verilir. Çocukların ana ve baba gereksinimleri de ayrıca göz önüne alınır.
23 Mart 2017
9 Mart 2016
5 Kasım 2015
4 Kasım 2015